Kimse olumlu ilişkiler kuramadığı, iyi şeyler hissetmediği bir terapistle yola devam etmek istemez.. Güçlü bir teröpatik ilişki danışana anlaşıldığını ve güvende olduğunu hissettirir. Ancak bu güvenle danışan içsel yaşamının kapılarını terapistine açabilir.
Romans, rapport fikrini ne kadar çarpıcı cümlelerle ifade ediyor; "Danışan o anda zevk alıyorsa, terapistte zevk almalıdır, seans esnasında iki beden olmasına karşılık bir zihin bulunmalıdır."
Bu konuda başka bir çarpıcı ifade de Scheeflen ‘dir: "Danışanınız ve siz sigara içiyorsanız sigaranızın dumanını onunla aynı anda üfleyebilirsiniz. Onunla aynı yüz ifadesini göstermelisiniz. Bazen aynı kelimeleri ve mimikleri kullanmalısınız."
Ancak danışanı taklit etmeyi çok abartırsanız bu tehlikeli olabilir. Bu teknik danışanın kızgınlık duygularını ortaya çıkarmayacak şekilde dozunda kullanıldığında yararlı olur.
Erickson iyi bir rapport sağlamak amacıyla neler yapardı?
1. Danışanın kullandığı önemli kelimelerin aynısını kullanırdı.
2. Danışanın yüz ifadesini takınır ve onun oturduğu gibi otururdu. Sesini ve nefes alışlarını danışanınkine benzetirdi.
3. Metaforları kullanırdı.
BAYKUŞ GİBİ ÖTMEYECEĞİM
Erickson bir algı ustasıdır. Bir grup öğrencisi onun üstün algılama ve çevreyi gözlemleme gücünü test etmek ister. Bu amaçla öğrencileri ofisindeki çok kalabalık bir raftaki küçük bir baykuş heykelini hafifçe farklı yöne çevirirler. Kendisinin bu küçük değişikliği fark edip edemeyeceğini merak ederler. Acaba Erickson nasıl tepki verecektir?
Erickson gün boyunca heykelcikteki değişiklik hakkında hiçbir şey söylemez. Günün sonunda herkes ofisten ayrılırken “Zamanı gelmişken, konuşmamı istediğiniz diğer konu var ya, işte o konuda baykuş gibi ötmeyeceğim” der.
Erickson bir algı ustasıdır. Bir grup öğrencisi onun üstün algılama ve çevreyi gözlemleme gücünü test etmek ister. Bu amaçla öğrencileri ofisindeki çok kalabalık bir raftaki küçük bir baykuş heykelini hafifçe farklı yöne çevirirler. Kendisinin bu küçük değişikliği fark edip edemeyeceğini merak ederler. Acaba Erickson nasıl tepki verecektir?
Erickson gün boyunca heykelcikteki değişiklik hakkında hiçbir şey söylemez. Günün sonunda herkes ofisten ayrılırken “Zamanı gelmişken, konuşmamı istediğiniz diğer konu var ya, işte o konuda baykuş gibi ötmeyeceğim” der.
SONUÇLAR:
1- Bilinçaltımız benzemek ister. Esneme bu yüzden bulaşıcıdır. Tanışmak istediğin birinin yanına oturur ve aynı şekilde nefes alırsanız sizinle tanışacaktır.
2- Oturan bir kişiye ayakta durarak konuşmalar yaparsanız büyük olasılıkla rahatsız olacaktır ve oturmanız için ısrar edecektir. Uyum iletişimin kalitesini arttırır. İletişimde Ericksonian uyum bir taklit değildir, ritmi yakalamaktır. Tıpkı dans etmek gibi. Dansçılar birbirini kopyalamazlar bütünlerler. Beden dilinde uyumu sağlamak karşınızdaki kişinin size kapılarını açmasını sağlayabilir.
3- Albert Mehriban 1981 yılında yaptığı çalışmada, beden dili ve ses tonunun kişilerin güvenilirliği üzerindeki etkisini araştırmıştır. Bunun ardından yapılan araştırmalar da, kelimeler ile beden dili çeliştiğinde, bilinçli dikkatimizi kelimeler üzerinde yoğunlaştırsak bile, sözsüz mesajı hemen her zaman en önemli unsur olarak algıladığımızı göstermiştir. Bazen neden bir kimseye güvenemediğimizi anlayamayız, oysa bunun nedeni karşımızdaki kişinin beden dilinin bilinçdışımızda bıraktığı intibadır.
EGZERSİZ: Eğer beden dilindeki uyumun gücünü fark etmek ve deneyimlemek istiyorsanız şu deneyi yapınız. Öncelikle konuştuğunuz kişinin beden diline uyun. Aynı beden duruşunu alın. El ve kol hareketlerinizin sıklığını ve hızını karşınızdaki kişiye uydurun. İletişiminizin nasıl ahenkli olduğunu fark edeceksiniz. Daha sonra uyumu bozun. Beden dilinizi tümüyle farklı hale getirin. İletişiminiz kopma noktasına gelecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder